Cumartesi günü, istasyon şantiyesinin
ahşap kaldırımının sonunda, açık maviler giyinmiş ufak tefek bir kadın,
elindeki mendili sallayıp gülerek ger geri koşuyordu. O sırada ayağında sarı
ayakkabılar bulanan bej rengi yağmurluk giymiş yeşil şapkalı bir zenci, ıslık
çalarak sokağın köşesini dönüyordu. Kadın hâlâ geriliyordu, tahta perdeye
asılan ve geceleri yakılan fenerin altında zenciye çarptı. Buram buram ıslak
odun kokan o tahta perde, o lamba; kıpkızıl bir gök altında, bir zencinin
kollarında o ufak tefek sarışın kadın, hepsi aynı anda oradaydı. Beş altı kişi
olsaydık, bu çarpışmayı, bütün bu tatlı renkleri, bir kuştüyü yorganı andıran
mavi mantoyu, açık renkli yağmurluğu, lambanın kırmızı camlarını gözden
kaçırmazdık. Bu iki çocukça yüzde beliren şaşkınlığa gülmek gelirdi içimizden.
J. P. Sartre
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder