24 Mart 2012 Cumartesi

Prag ve K.

Prag kendi hâline bırakılması gereken bir şehir. Turistleri sokmamalılar meydanlara, parke taşlarda yürütmemeliler, köprülerden geçirmemeliler, Astronomik Saat’in önünde toplanan kalabalığı biber gazıyla dağıtmalılar. Çünkü Prag’ın biraz kendi hâline bırakılmaya ihtiyacı var.

Kendi hâline bırakılsın ki, bir gün bir birisi, Eski Şehir Meydanı’na açılan sokaklardan kalabalık turist kafileleriyle sürüklenip, karanlık dükkânlarının kapılarından ellerini uzatıp geçenleri içeri çekmeye uğraşan satıcılarca tedirgin edilmeden Üç Kral Evi’nin nerede olduğunu tahmin ve birden yanında beliren sersem bir turistin aptalca yorumları o eşsiz ânın büyüsüne dar açılı iki balta darbesi gibi inmeden, onun bir pazar öğlesi öncesi köşedeki apartmandan fırlayıp bir atlet çevikliğiyle aştığı Cech Köprüsü’nün Jugendstil parmaklıklarına dayanıp, suyun, yitirilmiş akşamlar gibi akışına tanıklık edebilsin.

Kendi hâline bırakılsın ki, bir heykelin pelerini dalgalansın rüzgârda ve o, ilk elektrikli tramvayların ve İspanyol gribinin kol gezdiği sokaklardan geçerek gittiği yirmi iki numaralı tek katlı evde sözcükleri, bir sabah Bilek Sokağı’ndaki küçük dairesinden, kötü bir şey yapmadığı hâlde onu tutuklamak için yatak odasına kadar giren adamlar tarafından alınıp Laurenzi Tepesi’ne götürülene kadar altına çevirebilsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder